Dünyanın en değerli madenlerinden olan altın, alıcısının isteğine göre hazırlanması için altın imalat atölyelerinde sıcaklığı bin 500 dereceye kadar yükselen ocaklarda eritilerek, ustaların elinde şekilleniyor. İnce bir işçilikten geçen altınlar bilezik, kolye, küpe ve yüzüğe dönüşerek kuyumcu vitrinlerini süslüyor.
Dünyadaki en değerli madenler arasında yer alan altın, makine ve el işçiliğinin birleşmesiyle deseni ve boyutuna göre yaklaşık 2 saatlik çalışmanın ardından istenilen ziynet eşyası haline getiriliyor. Konya’da altın imalat atölyesine getirilen altınlar, sıcaklığı bin 500 dereceye kadar yükselen ocaklarda eritilerek, tekrar şekillendirilmek üzere 20 kişilik ekipten oluşan ustaların önüne geliyor. Altınlar uzun bir el işçiliğinin ardından bilezik, kolye, küpe ve yüzüğe dönüşerek kuyumcu vitrinlerini süslüyor.
"Altın kıymetli bir maden ama bizim için altının normal bir üründen farkı yok"
Konya’da yaklaşık 7 yıldır kendi altın imalat atölyesini çalıştıran Mehmet Ak (42), "5 yaşındayken rahmetli babam elimden tutup beni iş yerine getirirdi. Bizim yetişme tarzımız bu altın bilezik üretimi değil ama tamir üzerineydi. Aşağı yukarı askere gidene kadar da babamla beraber çalıştık. Askerden geldikten sonra da bir firmada 13 sene hizmet verdim. Daha sonra Allah nasip etti 7 senedir kendi iş yerimizde üretim yapmaktayız. Altın kıymetli bir maden ama bizim için altının normal bir üründen farkı yok. Aynı şekilde arkadaşlarımız da bu işlerin içinde yetiştikleri için onlar da altını herhangi bir eşya gibi görüyor. Böyle olduğu için de ekip arkadaşlarımız sağ olsunlar sürekli bizim yanımızdalar, hep beraber aile içerisinde bu işi yürütmekteyiz. Güven problemi kesinlikle yoktur. İllaki yaptığımız işten dolayı bizim firelerimiz oluyor ama bunlar da bu işin içerisinde olan cilveler diyelim artık" dedi.
"El örgüsüyle yapılan işlemler epey bir emekten geçer"
Altını işleyerek müşterilerinin isteğine göre şekillendirme aşamasını anlatan Mehmet Ak, "İlk ürün bize has altın şeklinde veya esnaflarımızın müşterilerinin kullandığı ürünler tekrardan bize gelir. Biz bunların hepsinin ayarlarının kontrol işlemini yaptıktan sonra, eritme işlemiyle bizim yoğun altın işleme başlar. Eritme işlemi yapıldıktan sonra biz ürünlerin artık burma bilezik ya da CNC üzerinde tazelediğimiz ürünler gibi ne olacaksa ona göre işlemler başlar. El örgüsüyle yapılan işlemler epey bir emekten geçer. Daha sonra kaynak işlemeye devam eder. Kaynaktan sonra ise kaleme girer. Kalemden sonra ise biz ürünü hazır hale getiririz. CNC dediğimiz ürünler ise eritilir sonra onlar ince, uzun tel şeklinde çıkar. Tekrar kaynak işlemi yapıp servis makinelerinde üstündeki model ve desen olarak çizimler yapılır. Tekrar cila işlemiyle birlikte ürün biter" şeklinde konuştu.
"Atölyede olan ürünlerin hiçbiri dışarı çıkmaz"
Altın işleme noktasındaki zorluklara değinen Ak, "Altın fiyatları çok yüksek olduğu için vatandaşlarımız istediği gramajda ürün almak istiyor, bu da üretimi zorlaştırıyor. Bizi yoran işin bu noktası. Diğer türlü üretimden bir sıkıntımız yok, yorgunluğumuz yok. Altının yüksek değerli maden olması, insanlar aşırı talep ediyor. Altın belli bir işlemden geçerken ince un haline geliyor. Bu un haline geldiği için de yerlere dökülme yapıyor. Yıkama sularında, el suları gibi işlemlerde altında da kaçak dediğimiz olay oluyor. Biz bu kaçakları tutmak için her ay bunun belli bir işlem hacmi var. Biz bu altınları tekrar almak için elemanların elbiselerini yakarız, ayakkabılarını, terliklerini değiştiririz, yani atölyede olan ürünlerin hiçbiri dışarı çıkmaz. Yani arkadaşlarımızın elbiseleri dahi dışarıya çıkmaz. Biz üç ayda bir elbiseleri yenileriz, terlikleri yenileriz. Bununla beraber altın ayrıştırma işlemi ile ayrıntılı ayrıştırma yaparak tekrar o fire olayını en az şekle düşürmeye çalışıyoruz ama illa ki belli bir firemiz oluyor" diye konuştu.