Doğu Karadeniz Bölgesinde sel ve heyelanların oluşmasında arazi yapısının engebeli ve yüksek eğimli olmasının yanı sıra özellikle dere yataklarına yapılan binaların suyun akışını engellemesi afetlerin zarar derecesini artırdığı kaydedildi.

Trabzon’da 20 Eylül 2024 tarihinde meydana gelen özellikle Arsin, Araklı, Sürmene ilçeleri ile Yomra ilçesinin bazı mahallelerinde şiddetli yağmura bağlı yıkıcı etki yapan taşkın ve heyelanların oluşturduğu tahribatla ilgili değerlendirmede bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ömer Kara, önemli uyarılarda bulundu.

Yerleşim yerlerinin dere yataklarına inşa edilmesi, dere ıslah çalışmalarındaki yetersizlikler ve köprü- menfez gibi sanat yapılarının yetersiz kalarak tıkanması afetin boyutunu olumsuz etkilediğini kaydeden Kara, “Sel ve heyelanlarda en önemli faktörlerden biri yağışlar. O dönemde günde metrekareye yaklaşık 160 kilogram civarında yağan yağış üst havzalardan toplanarak aşağıda çıkış noktasında (mansap bölümünde) tahliye olamadığı için eğimi düşük alanlardaki hem yerleşim yerlerini hem yolları kaplamak suretiyle büyük zararlar meydana getirdi. Sel ve heyelanların alt bölümde görülmesi üst havzada yapılan yanlışların bir neticesi oluyor. Çünkü yukarı kısımda yağan yağışlar gür bir orman örtüsü altında yüzeysel akışa geçmeden büyük bir bölümü yavaş yavaş süzülerek taban suyu olarak dereye ulaştığında böyle afetlerin yaşanması söz konusu olmaz" dedi.

Doğu Karadeniz Bölgesinde bu tür yıkıcı afetlerin yaşanmasının topografik yapının yüksek eğimli ve engebeli olması, şiddetli yağışlar ve yanlış arazi kullanımında ileri geldiğini belirten Kara, "Örneğin yerleşimlerin dere yataklarına inşa edilmesi, dağınık ve plansız yapılaşmasının etkisinin büyük olduğunu belirtti. Özellikle derenin akış güzergâhına evlerin yapılması, suyun akışını engelleyici yapılar bu afetlerin daha şiddetli bir yaşanmasına sebep oluyor” dedi.

Türkiye’nin coğrafi yapısı itibariyle heyelan bakımından en riskli bölgenin Doğu Karadeniz Bölgesi olduğunu bölgenin heyelan risk haritalarının acilen çıkartılması gerektiği belirten Kara, “Diğer bir konuda önemli eksiklerimizden bir tanesi sel ve taşkın risk haritalarının oluşturulamamış olması. Eğer bunlar oluşturulsa hangi bölgelerde ne gibi tedbirler alabileceğimiz daha önceden belirlenip ona uygun planlamalar yapılabilir. Oradaki parametreler oranın jeolojik yapısı toprak yapısı eğim durumu ve yağışlar bütün bunlar bir arada değerlendirilerek oluşturulacak risk haritalarında hangi bölgelerde yüksek yağışlarda risk meydana gelebileceği önceden tahmin edilip örneğin oradaki yerleşimi de yol ağını da ona göre planlamak mümkün olabilir” diye konuştu.

"İklim değişikliği önemli bir faktör"

Son yıllarda artan hava sıcaklıkları ve iklim değişikliği sellere zemin hazırladığını ifade eden Kara, “Belki anlık buharlaşma değil de iklim değişimine bağlı olarak, bazı yerlerde adeta kurak, çöl iklimine yakın bir durum varken bazı yerlerde afet derecesinde şiddetli yağışlar meydana geliyor. Bu nu da iklim değişikliğin bir neticesi olarak söyleyebiliriz. Çünkü bu bölgede yaşanan genel halin çok dışında ekstrem durumlarda görülebiliyor. Buna da tabi ki sellere zemin hazırlamış oluyor” dedi.

Kar altındaki Çamlıdere Benli Yaylası ve mendereslerden masalsı kareler dron ile görüntülendi Kar altındaki Çamlıdere Benli Yaylası ve mendereslerden masalsı kareler dron ile görüntülendi

Orman ve mera alanlarının tarım arazisine dönüştürülmesi sel ve taşkınları artırmada etkili olduğuna dikkat çeken Kara, “Sel ve heyelanlar bölgemizde özellikle yerleşim yerleri arttıkça ve yanlış arazi kullanımı meydana geldikçe örneğin, bir yerin devamlı orman örtüsünün altında olması gerekirken oralar açılıp tarıma dönüştürüldüğü zaman yerleşime dönüştürüldüğü zaman tabi ki bunlar artırıcı etkide bulunuyor. Bu olumsuzluklara son zamanlarda herkesin şahit olduğu küresel iklim değişikliği ve buna bağlı ekstrem hava şartları da eklenince afet boyutunda sel ve taşkınlar yaşanmaktadır” diye konuştu.

"Suyun geçtiği yerlere bina yapılmamalı"

Suyun geçtiği yerlere bina yapılmaması gerektiğini kaydeden Kara, dere mecralarına, suyun geçtiği yerlere binalar yapılmaması aynı zamanda yol ağlarının düzgün planlanması gerektiğini belirtti. Kara, ayrıca yanlış arazi kullanımının önlenmesi gerektiğine dikkat çekerek herkesin bilinçli davranıp üzerine düşen görevi yaptığı takdirde sel ve taşkınlardan daha az zarar görüleceğini belirtti. Kara, vatandaşların, yerel yönetimlerin ve genel yönetimin üzerine düşen görevleri yapması gerekli olduğunu sözlerine ekledi.

Kaynak: iha