Kültür sanat

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutladı

TÜRK EĞİTİM-SEN GENEL BAŞKANI TALİP GEYLAN, “BİR ZAMANLAR SEVR’İ DAYATARAK ELLERİNİ OVUŞTURANLAR, ARTIK TÜRK MİLLETİNİN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ BAŞI ÖNDE KABUL ETMEK ZORUNDA KALMIŞTI. BÜYÜK TAARRUZ VE BAŞKUMANDANLIK MEYDAN MUHAREBESİ; VARLIĞINA SON VERİLMEK İSTENEN TÜRK MİLLETİNİN, YEKPARE, ATILGAN, KORKUSUZ, İMANLI MÜCADELESİ, HÜR VE MÜSTAKİL YAŞAMA ARZUSUYLA BİRLEŞEREK İŞGAL VE EMPERYALİST SULTAYA SON VERMİŞ, EBEDİ VARLIĞINI TÜRK TOPRAKLARINA MÜHÜRLEMİŞ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NİN KURULUŞUNA HARÇ OLMUŞTUR” DEDİ.

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, “Bir zamanlar Sevr’i dayatarak ellerini ovuşturanlar, artık Türk milletinin üstünlüğünü başı önde kabul etmek zorunda kalmıştı. Büyük Taarruz ve Başkumandanlık Meydan Muharebesi; Varlığına son verilmek istenen Türk milletinin, yekpare, atılgan, korkusuz, imanlı mücadelesi, hür ve müstakil yaşama arzusuyla birleşerek işgal ve emperyalist sultaya son vermiş, ebedi varlığını Türk topraklarına mühürlemiş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşuna harç olmuştur” dedi.

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı yaptığı yazılı açıklama ile kutladı. Geylan, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Türk’ün şanlı tarihinde Ağustos ayı zaferlerle kutsanmış bir aydır. 26 Ağustos 1071’de Anadolu ebedi Türk yurdu olarak tescil edilirken; Osmanlı Devleti 11 Ağustos 1473’te Otlukbeli’nde, 23 Ağustos 1514’te Çaldıran’da, 24 Ağustos 1516’da Mercidabık’ta, 29 Ağustos 1521’de Belgrat’ta ve 1 Ağustos 1571’de Kıbrıs’ta Türk’ün izdüşümünü bırakmıştır. Milli mücadele döneminde de kurtuluşa uzanan yoldaki en önemli zaferlerimizden birisi olan Sakarya Meydan Muharebesi 23 Ağustos 1921’de başlarken, Kurtuluş Savaşı’nın son halkası olan ve bugün 102’inci yıl dönümünü kutladığımız Büyük Taarruz ve Başkumandanlık Meydan Muharebesi yine Ağustos ayında şeref hanemizdeki yerini almıştır. Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin hazırlıkları büyük bir gizlilik ve olağanüstü bir strateji ile yürütülürken, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal tarafından dahice planlanmış ve titiz bir savunma ve taarruzla Türk milleti zafere ulaşmıştır. Gazi Mustafa Kemal’in, ‘İlk hedefiniz Akdeniz, ileri!’ sözüyle, 9 Eylül 1922 tarihinde İzmir’e girildiğinde ve Yunan ordusu denize döküldüğünde ise, yeni kurulacak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin önünde hiçbir engel kalmamıştı. Nihayetinde büyük bir diplomatik başarı olan Mudanya Mütarekesi’nin imzalanmasıyla, Lozan Barış Antlaşması’na kapı aralanmış; böylece milli mücadele; başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kabiliyetli, vatansever, öngörülü komutanlar, iman, erdem sahibi Türk ordusu ve Türk milletinin bağımsızlığa olan düşkünlüğü, cesurca ve haysiyetli mücadelesiyle işgal karanlığını toprağa gömerek başarıya ulaşmıştı. Bir zamanlar Sevr’i dayatarak ellerini ovuşturanlar, artık Türk milletinin üstünlüğünü başı önde kabul etmek zorunda kalmıştı. Büyük Taarruz ve Başkumandanlık Meydan Muharebesi; Varlığına son verilmek istenen Türk milletinin, yekpare, atılgan, korkusuz, imanlı mücadelesi, hür ve müstakil yaşama arzusuyla birleşerek işgal ve emperyalist sultaya son vermiş, ebedi varlığını Türk topraklarına mühürlemiş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşuna harç olmuştur.”

“Önceliğimiz ay yıldızlı al bayrağımızın göklerde dalgalanması, topraklarımızın ebediyen Türk yurdu olarak kalmasıdır”

Büyük Taarruz’un Anadolu coğrafyasındaki ebedi Türk egemenliğinin sembolü olduğunu dile getiren Geylan, “19 Mayıs 1919’da Samsun’da başlayan milli mücadelenin katıksız bağımsızlık inancıyla bütünleşerek, Türk’ü zafere ulaştıran yeniden doğuş destanıdır. Yağma ve talan, işgal ve sömürü hevesiyle topraklarımıza savaş açanların, Türk’ün mevcudiyetini koruma kararlılığına ket vurulamayacağını idrak ettiği dönüm noktasıdır. 30 Ağustos Zaferi’nden bugüne coğrafyamızda kargaşa, küresel güçlerin hâkimiyet mücadelesi, terör örgütlerinin ve finansörlerinin alçak faaliyetleri hiç durmadan devam etmektedir. Ortadoğu’da hesabı olanların coğrafyamızda gerçekleştirdiği böl-parçala-yok et faaliyetleri, devletimizin etkili mücadelesi ile sınırlarımıza ulaşamamakta, alçak faaliyetler kararlılıkla geri püskürtülmektedir. Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da yaptıklarını Türkiye üzerinde de yapmak üzere hareket halinde olan dış mihraklar ve içteki tedarikçileri ilelebet payidar kalacak devletimize göz dikmiş durumdadır. Öte yandan İsrail, vahşetini Filistin’deki halk üzerinde uygularken, kadın, bebek, çocuk, yaşlı demeden Gazze’de topyekûn soykırım yaparken, Ortadoğu’da da büyük bir savaşı körüklemektedir. ABD’nin himayesi altında olan katil İsrail Devleti’nin sözde demokratik ve özgür ülkeler tarafından desteklenmesi terör devletine sahip çıkıldığı anlamına gelmektedir. Şunu belirtelim ki; daima mazlumun yanında yer alan, tarihte nice bedel ödeyerek bu vatan topraklarında varoluşunu sürdüren Türk milleti, 40 bin masumun katliamına kör bakanlara karşı susmadı, susmayacak. Ecdadımızdan aldığımız feyzle çaresizliğe gark olmuş, zulüm görmüş, özgürlüğü elinden alınmak istenen milletlerin yanında saf tutacağız. Geleneksel ve genetik onurlu tavrımız nedeniyle asırlarca bedel ödesek de bu mesele de tavrımız değişmedi, değişmeyecek. Üstelik sınır güvenliğimizin sınır ötesinden başladığının da çok iyi idrakindeyiz. Yanı başımızda yaşananlara, küresel güç odaklarının siyasi konjonktürü yeniden inşa etme gayretine, coğrafyamızdaki emperyal katliamlara kör, şaşı bakamayız. Dolayısıyla tarafımız, safımız, yönümüz bellidir. Biliyoruz ki; Güven, barış ve huzurla basabileceğimiz topraklarımız, bağımsız bir devletimiz olmazsa yok oluruz. Bunun bilincinde olan bizler; pürü pak tarihimizle gurur duyuyor, Atamızın gösterdiği hedefler doğrultusunda ilerlemeye devam ediyor, milli değerlerimiz ışığında koruyarak yol kat ediyoruz. Önceliğimiz ay yıldızlı al bayrağımızın göklerde dalgalanması, topraklarımızın ebediyen Türk yurdu olarak kalmasıdır. Bunun için nice bedel ödeyen Türk milleti, bundan sonra da bedel ödemekten çekinmeyecektir. Bu vesileyle 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutluyor; başta devletimizin kurucusu Büyük Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, cennet vatanımızın üzerinde doğan güneşin batmaması için canını hiçe sayan aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve Fatihalarla anıyoruz” ifadelerine yer verdi.